“Korku, başına gelebilecek pek çok şeyden çok daha korkunçtur.”
Nermin Yıldırım’ın 2012 yılında okuyucularıyla buluşturduğu Rüyalar Anlatılmaz kitabı o zamanlar hak ettiği ilgiyi okuyuculardan göremese de bugün oldukça ilgi görüyor. Edebiyata iz bırakmış pekçok eser gibi zamanın eliyle yıllanması gerekiyordu belki de.
Kitap, Pilar’ın eşi Eyüp’ün bir anda ortadan kaybolması ile başlıyor ve bizi içiçe geçmiş sırlarla dolu olaylara götürüyor. Eyüp’ü bulabilmek için son çare İstanbul’daki ailesinden yardım istemek için yolu İstanbul’a düşüyor Pilar’ın. Yanında da Eyüp’ün bir süredir gittiği psikoloğun tavsiyesiyle yazdığı rüya defteri, düşüyor yollara.
“Dünya öyle bir yerdi ki acının da mutluluğun da dahası, daha fazlası hep vardı.”
Zaman zaman Pilar ile İstanbul sokaklarında Eyüp’ün peşine düşüyoruz; bazen de ilişkilerinde geçmişe gidip olayları sorguluyoruz. Eyüp’ün ailesiyle yıllardır görüşmemesi, ki zaten hiçbir zaman ailesiyle yakın bir ilişkisinin olmaması cevaplara ulaşmasını engelliyor.
Pilar’ın yol arkadaşı olup Eyüp hakkında bulduğu ipuçlarını birleştirirken Nermin Yıldırım’ın usta kalemi bizi aile üyelerinin kendi hikayelerine götürüyor. Her karakter ayrı bir hikaye iken Nermin Yıldırım kitaplarında artık klasikleşen kadın hikayeleri bize Türkiye gerçeğini gösteriyor, yeniden.
Eyüp’ün rüya defterinde yazılanlarla hakkında anlatılanlar biraraya gelince tüm sırlar bir bir aydınlanmakla beraber içimizi sızım sızım sızlatan bir Türkiye gerçeği çıkıyor ortaya: Ensest! Nermin Yıldırım, verdiği pek az detay ile hiç acıtasyona kaçmadan, az ama öz cümleler ve usta kurgusuyla içimize oturan bir hikaye anlatıyor bize.
Tarçınlı Kurabiye 