Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat / Şemseddin Sami

Edebiyat tarihçileri tarafından batı tarzında yazılmış ilk roman kabul edilen “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat”, hikaye içinde hikaye barındıran, sızılı bir aşk hikayesi.
image

Hikaye içersinde Talat’ın ve Fitnat’ın annelerinin sızılı hikayelerine de yer verilmiş. Zira bu hikayelerle Talat ve Fitnat’ın bulundukları durum çok daha iyi anlaşılıyor.

Talat küçük yaşta babasını kaybetmiş, annesi ve dadısı tarafından büyütülmüş, iyi eğitimli, çevresi tarafından sevilen bir gençtir. Fitnat ise hiç tanıyamadığı annesi tarafından üvey babasına emanet edilmiş, dünyayı bir kafes ardından izleyen genç bir kızdır. Üvey babası -Hacı Baba- nakış hocası Şerife Hanım haricinde kimseyle görüştürmediği gibi görücü de kabul etmez. Annesi kendisi bir yaşındayken vefat eden Fitnat’ın babası bir sırdır ve bu sır Fitnat’ın göğsündeki nüshada saklıdır. Annesinin vasiyeti üzerine bu nüsha Fitnat tarafından on sekiz yaşına geldiğinde açılacaktır.
image

Bir kafes ardından birbirlerine tutulan Fitnat ve Talat, Talat’ın Fitnat’a ulaşmak için türlü kılıklara girmesi ile yakınlaşırlar. Tesadüfler, Fitnat ve Talat’ın sonunu getirirken aslında Fitnat’ın babasıyla ilgili sırrı da çözer.

Orijinal metin okuduğum için başta metin beni zorlasa da telefonuma indirdiğim Osmanlıca sözlük yardımı ile zorlanmadan okudum. Tabiki de bizim gibi Modern! Türkçe’ye alışanlar için zorlayıcı oluyor. Orijinal metinler beni hep korkutsa da okuduğum ilk metin neticesinde durum iç açıcı diyebilirim. Eseri okurken konunun dışında içimi acıtan iki noktayı da sizinle paylaşmak istiyorum. Eminim içinizde bana hak verenler olacaktır.

Birincisi: Bize güzelim Türkçemiz battımı da böylesine hoyrat kullandık. güzelim kelimeleri çöpe atıp, bir kelimeyi 3-4 farklı kelime için kullanmaya başladık. Elbette Fars ve Arap kültürünün etkisiyle gelen kelimeler de var ama kurduğumuz cümle kalıpları ne kadar basit -hatta banal-

İkincisi: Biz aşk mı yaşıyoruz azizim! İnsanlar sevdiklerine kavuşamayınca “kendilerini telef ediyorlarmış” -intihar yani- bu şekilde pederlerini caydırıyorlar, caymazlarsa gerçekten ya intihar ya kalpten gidiyorlar. Karakterlerin birbirlerine sarf ettikleri o kadar güzel cümleler var ki! (Osmanlıca sözlüğümün güvenilirliğine emin olmadığımdan burada paylaşmıyorum.) Her şeyden önce saygı var. Biz ne yapıyoruz şimdi. En ufak bir ters giden durumda kapıyı çekip gidiyoruz. İşin kötüsü tüm gemileri de yakıyoruz. Sakın bir gönülde hatırımız kalmasın e mi! Neyse önceki yazımda bu konuda ne dertli olduğumu yeteri kadar dile getirmiştim, kitap yorumumu daha fazla hiç etmek istemiyorum 🙂

Son olarak Papersense Yayınları’nın ön sözünden bir alıntıyla sosyal mesajımı vermek istiyorum. Edebi eserler ebedidir de! Başucunuzdan klasikler eksik olmasın, keyifli okumalar 😉

Yorum bırakın